2024 ABD başkanlık seçimlerinde Donald Trump, Kamala Harris’e karşı zafer kazanarak Beyaz Saray’a geri dönmeyi başardı. Ekonomik sıkıntılar, göçmenlik politikaları ve dış politika gibi konulara odaklanan kampanyasıyla özellikle ekonomik olarak zorlanan bölgelerde ve geleneksel olarak Demokrat olan bazı seçmen gruplarında önemli destek topladı. Elon Musk ve Joe Rogan gibi popüler isimlerin desteğiyle de bazı kritik seçmen gruplarını harekete geçirdi.
Ayrıca, Cumhuriyetçi Parti, Senato’da çoğunluğu tekrar kazandı; bu da Trump’ın yargı ve kabine atamalarında daha fazla destek bulmasını sağlayacak. Ancak Temsilciler Meclisi’ndeki çoğunluk durumu, bazı bölgelerdeki oy sayımları henüz tamamlanmadığı için netleşmedi.
Bu seçimler, ABD’deki siyasal ayrılıkları ve ekonomik-sosyal politika tartışmalarını keskinleştirirken, Trump yönetiminin önümüzdeki dönemde bu konulara daha fazla eğileceği öngörülüyor.
Seçim sonuçlarını ayrıntılı incelemek için buradan faydalanabilirsiniz.
Trump’ın Ortadoğu ve Rusya – Ukrayna Savaşı’na Bakışı
Trump’ın 2024’te yeniden başkan seçilmesiyle, dış politikada özellikle Rusya-Ukrayna ve Orta Doğu bölgelerinde belirgin değişiklikler bekleniyor. Trump, Rusya-Ukrayna savaşını 24 saat içinde sona erdirebileceğini iddia etti, ancak bu konuda net bir strateji açıklamadı. Önceki dönemlerinde olduğu gibi, Avrupa ülkelerinin Ukrayna’ya yardımlarda daha fazla sorumluluk almasını talep etmesi olası. Bu, ABD’nin Ukrayna’ya doğrudan yardımını kısıtlayarak iki ülkeyi müzakere masasına oturtmayı amaçlayan bir baskı stratejisine dönüşebilir.
Orta Doğu’da ise Trump’ın, İsrail’e güçlü desteğini sürdürmesi ve İran’a karşı sert bir tutum benimsemesi bekleniyor. Trump’ın, İsrail’in güvenliğini sağlama adına daha müdahaleci bir yaklaşım sergileyebileceği, hatta gerekirse askeri desteği artırabileceği öne sürülüyor. Ancak, bu tür bir politika ABD’yi İran ile doğrudan çatışmaya sürükleyebilir ve bölgedeki istikrarı daha da zorlaştırabilir.
Ekonominin Trump’a Bakış Açısı Nasıl Olacak?
Genel olarak Trump’ın yaklaşımının, daha ulusalcı bir çizgide ve Amerika’nın dış harcamalarını azaltma hedefiyle şekillenmesi bekleniyor.
2024 seçimlerinden sonra Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesi, ekonomi piyasalarında karmaşık tepkilere yol açtı. Piyasalarda, Trump’ın iş dünyasını teşvik eden vergi indirimlerine ve ticaret politikalarına olumlu bakan yatırımcılar arasında bir iyimserlik yaşanıyor. Özellikle, S&P 500 ve Dow Jones endekslerinde seçim sonrasında kayda değer bir artış gözlemlendi. Bu artış, Trump’ın vergi kesintileri ve mali genişlemeye dayalı büyüme odaklı politikalara dönüş beklentisiyle ilişkilendiriliyor.
Ancak, Trump’ın ticaret ve gümrük tarifelerine ilişkin sert duruşu, özellikle Çin’e yönelik %60’lık tarifeler gibi, yatırımcılar arasında endişe yaratıyor. Bu yüksek tarifelerin enflasyonist baskıları artırabileceği ve küresel ticarette gerilimleri tırmandırabileceği düşünülüyor. Ayrıca, mali genişleme ve düşük vergilerin bütçe açığını artırma riski taşıması, uzun vadede ABD ekonomisini yüksek borç yükü altında bırakabileceğine dair endişelere yol açıyor.
Trump’ın seçilmesi, aynı zamanda kripto piyasalarında da pozitif bir hareket sağladı. Kendisine “Kripto Başkanı” lakabı takılan Trump, bu sektördeki yenilikleri destekleyeceği sinyalini verdi ve seçim sonrası Bitcoin gibi dijital varlıklar da değer kazandı.
Özetle, Trump’ın ekonomik politikalarına yatırımcılar kısmen iyimser yaklaşsa da, piyasa istikrarı açısından hem fırsatlar hem de riskler barındırıyor. Yatırımcılar, Trump’ın politikalarının etkilerini değerlendirirken küresel ticaret, enflasyon ve borç dinamiklerini dikkatle takip ediyorlar.
Geçmiş Dönemde Trump ve Türkiye İlişkileri Nasıldı?
Donald Trump’ın başkanlığı Türkiye ile ABD ilişkileri açısından özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan ile olan yakın kişisel bağlarından ötürü önemli bir dönemeç olabilir. İki lider arasındaki önceki dönemde kurulmuş olan doğrudan ve güçlü kişisel diyalog, Biden dönemindeki resmi ve daha soğuk yaklaşımdan farklıydı. Erdoğan, Trump ile ilişkisini sık sık övüyor ve bu dostane bağın, Trump’ın yeniden başkan olması durumunda stratejik bir avantaja dönüşebileceğini düşünüyor. Örneğin, Trump’ın Orta Doğu politikaları kapsamında, YPG’ye desteğini azaltması veya NATO içindeki Türkiye’nin konumunu güçlendirmesi gibi beklentiler, Erdoğan’ın umutları arasında yer alıyor.
Ancak, Trump’ın dış politikada beklenmedik ve sert çıkışları, iki ülkenin ilişkilerini de etkileyebilir. Geçmişte, Türkiye’nin Suriye’deki operasyonlarına yönelik eleştirilerde bulunduğu, hatta Türkiye ekonomisine zarar vereceği yönünde sert uyarılar yaptığı biliniyor. Yine, Trump’ın İsrail’e verdiği açık destek ve Filistin konusundaki sert yaklaşımı, Türkiye ile bazı anlaşmazlıkların devam etmesine yol açabilir. Özellikle şu anda devam eden İsrail-Filistin çatışmalarında iki liderin farklı tutumları, ilişkilerde gerginlik yaratma potansiyeline sahip.
Sonuç olarak, Trump’ın yeniden başkan olması, kişisel bağlara dayanan daha pragmatik bir ilişkiyi geri getirebilirken, iki ülke arasında uzun süredir çözülemeyen Suriye ve YPG politikası gibi konularda ise belirsizlikler yaratabilir.